13 Kasım 2011 Pazar

Boo! Pazartesiiii...

Haftasonuna, Tembelliğime ve Kendime İhanet:

Düşünüyorum da, haftasonuna yapılabilecek en büyük hakaret herhalde pazartesi sabahını düşünmektir. Benim yaptığım da bu zaten şu an. Haftasonuna ve tüm tembellik ilkelerime ihanet ettim, oturmuş Pazartesi ile ilgili bir yazı kaleme alıyorum şimdi. Ben ne düşünüyorum pazartesiyle ilgili? Sevmeyenlerdenim kesinlikle.

Pazartesi, Ailenin Dışlanmış En Büyük Çocuğu:

Haftasonunun rahatlığından sonra tekrar erken kalkmak ve okula/işe gitmek, tam bir baş belası! Sıcacık yatağımı bırakıp kalkmak, soğuk banyo taşlarına basmak, sabahlığıma köpek yavrusu gibi bakmak, soğuyan havayla birlikte dışarda titremek, beklemek, uykuyla uyanıklık arasında gidip gelmek... Aslında bunlar hafta içi her gün yaşadığımız şeyler. Ama haftasonundan sonraki ilk gün olduğu için zavallı pazartesi bu kadar şikayet alıyor, rutin haline gelmiş şeyler bile bu kadar göze batıyor işte...

"Pazartesi Sendromu":

Ben hayatım boyunca Pazartesi Sendromu'nun pazartesi yaşandığını sanardım. Yanılmışım. Meğersem pazartesini düşünerek haftasonunu cehenneme çevirmekmiş. Ben de haftasonumu doya doya yaşayıp pazartesi sabahı 8'de şikayet etmeye başlayanlardan olduğuma göre, benimki sendrom değil de tembellik ve üşengeçlik basbaya. Kalkmış bi de haftanın gününü suçluyorum. Bunu yapmayan yoktur ama, sanmam. Varsa bile "home office" olaylarına girmiş tiplerdir anca.

Home Office Olayına Bi'Kaç Sözüm Var:

Home office konusunda da ne desem bilemiyorum. Geçen Home TV'de İtalyan bi kadın evini gezdirmişti öyle. Görseniz, ev bağırıyor "NABER BENİ MİMAR YAPTI." diye. Hani olur ya: egzantirik avizeler, yaratıcı mutfaklar, yol tabelasından masalar falan filan. Bence ev kavramına eklenen "office" kavramı (bana tipik Yengeç diyin isterseniz) evin "yuva"lığını bozuyor işte. Zaten ister istemez soğur insan evinden. Bir de pazartesi ve cumartesi sabahı aynı eve uyanmak var...

Tavsiye Vermeyi Deniyorum...:

Aslında pazartesiyle başa çıkmanın en güzel yolu, uyanmasını bilmek. Mesela biraz erken uyanıp sıcak bir duş almak insanı kendine getirir. Sonracığıma, çok güzel aromalı mis gibi kokan çaylar var böyle. İnsanın içini açıyor. Sabahları zift gibi kahve içmek yerine daha güzel bir çözüm olabilir güne başlamak için. Aman sakın alarmınızı sevdiğiniz bir şarkı yapmayın, eninde sonunda nefret ediyorsunuz güzelim şarkıdan çünkü. Acı gerçek: Alarmı sempatik kılmanın bir yolu yok. Anca yeni alarmlı saat alırsanız böyle Karınca'dan falan, ilk bikaç gün heveslenirsiniz, o kadar.

Riga

12 Kasım 2011 Cumartesi

Aklıma Geldi

14 Kasım 2011 Pazar saat gece 03.17
kahve dozunu kaçırdım,uyuyamıyorum.



-ben küçükken bismillah ı bismirrah,  buz dolabını muzdolabı sanardım
-laptopun şarjı az kalmış fiş salonda gidip almaya üşeniyorum
-vizeler yarın başlıyo
-erkek arkadaşımı özledim
-vizelere çalışmak ya da erkek arkadaşımla zaman geçirmek : siyah ya da beyaz
-bu yazıyı birileri okusun
-çok çirkin bi yazım var hep sınıftaki o çok güzel yazan kıza özenmişimdir.
-pil bitti iyi uykular

11 Kasım 2011 Cuma

Sinemada Ön Koltuğa Ayaklarını Uzatmak

İşte en bencil olduğum konulardan biri. Ayaklarımı ön koltuğa uzatmaya BA-YI-LI-YO-RUM!Ama arkamdaki benim koltuğuma ayaklarını uzatırsa KIYAMETİ KOPARIRIM!Buna bi çözüm buldum, hep en arka koltuktan bilet alıyorum böylece arkamda kimse olmuyor,önümdekiyle de sürekli münakaşa halindeyim.Buna da çözüm buldum,bilet alırken bilet satıcıya ''Lütfen önümde kafa olmasın , göremiyorum '' esprisini yapıyorum ve en arkadan ön koltuğu boş koltuk bulup rahat rahat ayaklarımı uzatıyorum.Sizden sonra ön koltuğunuza bilet alan olursa,şansınıza küsün efendim.
Bkz.Ben sinemada ayaklarımı uzatırken.
Bu arada vizyonda ilk günleri olan popüler filmlere giderseniz ayaklarınızı uzatamazsınız.Bekleyin bi filmin ilk bir buçuk haftası dolsun,herkes hevesini alsın da siz boş salonda seyredin.Tabi ayaklarınızı uzatmayı istiyorsanız :)))))

Sıcak Şarap Sevenler İçin...

Geçen gün erkek arkadaşımla Küçük Beyoğlu'nda sıcak şarap içtik,küçük beyaz porselen fincanlarda servis ediyorlar,çok sevimli.Hayatımda içtiğim en güzel sıcak şaraplardan biriydi.İçtiğinizde içinizi huzur kaplıyor.Birde üstünüzde el örgüsü hırka varsa tamamdır :) Herneyse...Eğer Küçük Beyoğlu'na yolunuz düşerse mutlaka içmenizi tavsiye ederim...



Küçük Beyoğlu adres:Taksim Emek Sineması'nın sokağından girip sokağın sonundan sola dönün.

Parfümler Hakkında Birkaç Öneri

Bi kadının tek bi parfümü olmamalı bence. En az iki tane. mevsimine, günün saatine, ruh haline göre değişmeli parfümler... Biraz pahalıya mal oluyor ama bi tane 100 lük alıcağınıza 2 tane 30 luk alın mesela .Yazın daha çok çiçek kokuları , meyve kokuları kullanılmalı.kışınsa daha yoğun, baharatlı,şekerli kokular kullanılmalı. Ayrıca kışın eau de parfum kullanırken yazın eau de toilette kullanmak daha yerinde olur... Benden size birkaç öneri...

kışın günlük-ck euphoria
kış gecesi-tom ford black orchid,belle d'opium
yazın günlük-loccitane d'orange
yaz gecesi-gucci envy me,ck euphoria forbidden,acqua di gio
iş görüşmesi , resmi davet -dune(dior)
lolita havaları- marc jacobs oh,lola!
mezuniyet-jimmy choo (yalnızca Sephora'da)
randevu :) - jadore , hypnotic poison
seksi - thierry muggler angel, lady million

Benim Düşünceli Sevgilim...


Geçen gün erkek arkadaşım beni eve bırakırken ,bahçedeki güllerin yakınında durdu.Bi dakika sevgilim dedi romantik bir gülümseme eşliğinde,güllere yöneldi,ne kadar zarif bi sevgilim var dedim o an içimden , hoşçakal derken bana çiçek vermek istedi...Neyse,biraz daha ilerledi güllere doğru..Sonra biraz daha...Sonra güllerin içine girdi(!)..Bi anda ayagında bi futbol topu sektirerek çıktı güllerin içinden... Top bulmuş...

10 Kasım 2011 Perşembe

Olsa Da İçsem!


Chocolate'da geçen ay bi kokteyl içtim. İsmi Havaii. Kokteyller menüsünde. Tesadüfen de fotoğrafını çekmiştim. Eğer hala menüde varsa içmenizi öneriyorum. (Yaz menüsünde değildir umarım. Hani yazın havaii mavaii havaları, kışın bi sıcak şaraptı salepti vesaire havasına girer ya heryer...)