22 Şubat 2012 Çarşamba

AYAKLARIM ÇOK ÜŞÜYOOOOORRRR -DU:))))


SOĞUK HAVADA AYAKLARINIZI SICAK TUTMAK İSTİYORSANIZ,KESİN ÇÖZÜM : MOON BOOT

Türkiye'de Deriden mağazalarından satın alabileceğiniz Moon Bootların fiyatı 199-300 tl arasında değişiyor.Fiyatı 300 tl olanın 199 tl olandan tek farkı ış görünüşü. ben düz siyah olanından yani 199 tl lik olandan aldım. ısıtma açısından hiçbir farkları yok.Fakat yıllardır soğuktan donan ayaklarımı ısıtabilen tek bot oldu!sizinde ayaklarınız çok üşüyorsa mutlaka öneririm.Yalnız biraz tombul görünüyorlar :)) kibar bi bot değil fakat çok sevimli:)))   ( ayrıca karda kaymayı engelleyen bir tabanı var )


benim MOON BOOT larım:


diğer çeşitler:












ve daha bir çok çeşit mevcut...:))))

bu fotoğrafı neden sevdiğimi bilmiyorum ama çok seviyorum.

Bir türlü saçlarımı uzatamıyorum!diyorsaaan oku bu yazıyı :))))

Bazılarımızın saçları uzamak bilmez ,bazılarımızın ki de uzar ama uzarken aynı zamanda şiddetli bir şekilde kırılır , bu yüzden tekrar kestirmek zorunda kalırız.Ben size saçlarınızı sağlıklı uzatmanız için birkaç tüyo vereceğim.

Öncelikle saçlarımızın kırılmamasına dikkat etmemiz gerekiyor . Mesela şu saç düzleştiricilerin  mümkün olduğu kadar az kullanılmasından yanayım markası ne olursa olsun o aletler sık kullanıldığında saçı yıpratıyor. Asıl önemli olan nokta ise saçlarımızı nazikçe taramak. bunu yapabimek için saçlarımız ıslakken taramamız lazım. Saç kremi kullanmazsanız saçınızı açmak için cebelleşirken saçınızı mahvedersiniz.bence şampuan sonrası saçınızı kremleyip kremli saçınızı yıkamadan hafif ıslatıp duştayken tarayın hafifçe.saçınız bu şekilde çok rahat ve yıpranmadan açılır.ayrıca yaklaşık 2,5 ayda bir saç uçlarından bir cm kestirin. böylece daha sağlıklı uzayacaktır.

Tabiki kullandığınız ürünler de saç uzamasında önemli. ben şampuan olarak bitkisel şampuanları tercih ediyorum.fakat saç kreminde bitkisel üründen yana değilim çünkü bitkisel saç kremleri etkili olmuyor.

şimdi uzun süredir kullandığım ve yararını gördüğüm ürünlerin adını vermek istiyorum
Şampuan : Organix markasının cocoa butter aslı şampuanı. saçları onarıyor aynı zamanda saç diplerini yenileyerek saçların uzamasına destek oluyor.fiyatı 28 tl.Organix in saç kremleri de mevcut.fakat ben saç kremlerinden memnun kalmadım.














saç kremi: SYOSS. bence saç kremi konusunda olukça başarılı bir marka. saçları ipek gibi yapıyor . ben Syoss un onarıcı saç kremini kullanıyorum.fiyatı 10 tl ve şişesi de oldukça büyük , uzun süre dayanıyor





son olarak saçlarımın nasıl göründüğünü merak ediyorsunuzdur diye düşünerek , paylaşıyorum :))

13 Kasım 2011 Pazar

Boo! Pazartesiiii...

Haftasonuna, Tembelliğime ve Kendime İhanet:

Düşünüyorum da, haftasonuna yapılabilecek en büyük hakaret herhalde pazartesi sabahını düşünmektir. Benim yaptığım da bu zaten şu an. Haftasonuna ve tüm tembellik ilkelerime ihanet ettim, oturmuş Pazartesi ile ilgili bir yazı kaleme alıyorum şimdi. Ben ne düşünüyorum pazartesiyle ilgili? Sevmeyenlerdenim kesinlikle.

Pazartesi, Ailenin Dışlanmış En Büyük Çocuğu:

Haftasonunun rahatlığından sonra tekrar erken kalkmak ve okula/işe gitmek, tam bir baş belası! Sıcacık yatağımı bırakıp kalkmak, soğuk banyo taşlarına basmak, sabahlığıma köpek yavrusu gibi bakmak, soğuyan havayla birlikte dışarda titremek, beklemek, uykuyla uyanıklık arasında gidip gelmek... Aslında bunlar hafta içi her gün yaşadığımız şeyler. Ama haftasonundan sonraki ilk gün olduğu için zavallı pazartesi bu kadar şikayet alıyor, rutin haline gelmiş şeyler bile bu kadar göze batıyor işte...

"Pazartesi Sendromu":

Ben hayatım boyunca Pazartesi Sendromu'nun pazartesi yaşandığını sanardım. Yanılmışım. Meğersem pazartesini düşünerek haftasonunu cehenneme çevirmekmiş. Ben de haftasonumu doya doya yaşayıp pazartesi sabahı 8'de şikayet etmeye başlayanlardan olduğuma göre, benimki sendrom değil de tembellik ve üşengeçlik basbaya. Kalkmış bi de haftanın gününü suçluyorum. Bunu yapmayan yoktur ama, sanmam. Varsa bile "home office" olaylarına girmiş tiplerdir anca.

Home Office Olayına Bi'Kaç Sözüm Var:

Home office konusunda da ne desem bilemiyorum. Geçen Home TV'de İtalyan bi kadın evini gezdirmişti öyle. Görseniz, ev bağırıyor "NABER BENİ MİMAR YAPTI." diye. Hani olur ya: egzantirik avizeler, yaratıcı mutfaklar, yol tabelasından masalar falan filan. Bence ev kavramına eklenen "office" kavramı (bana tipik Yengeç diyin isterseniz) evin "yuva"lığını bozuyor işte. Zaten ister istemez soğur insan evinden. Bir de pazartesi ve cumartesi sabahı aynı eve uyanmak var...

Tavsiye Vermeyi Deniyorum...:

Aslında pazartesiyle başa çıkmanın en güzel yolu, uyanmasını bilmek. Mesela biraz erken uyanıp sıcak bir duş almak insanı kendine getirir. Sonracığıma, çok güzel aromalı mis gibi kokan çaylar var böyle. İnsanın içini açıyor. Sabahları zift gibi kahve içmek yerine daha güzel bir çözüm olabilir güne başlamak için. Aman sakın alarmınızı sevdiğiniz bir şarkı yapmayın, eninde sonunda nefret ediyorsunuz güzelim şarkıdan çünkü. Acı gerçek: Alarmı sempatik kılmanın bir yolu yok. Anca yeni alarmlı saat alırsanız böyle Karınca'dan falan, ilk bikaç gün heveslenirsiniz, o kadar.

Riga

12 Kasım 2011 Cumartesi

Aklıma Geldi

14 Kasım 2011 Pazar saat gece 03.17
kahve dozunu kaçırdım,uyuyamıyorum.



-ben küçükken bismillah ı bismirrah,  buz dolabını muzdolabı sanardım
-laptopun şarjı az kalmış fiş salonda gidip almaya üşeniyorum
-vizeler yarın başlıyo
-erkek arkadaşımı özledim
-vizelere çalışmak ya da erkek arkadaşımla zaman geçirmek : siyah ya da beyaz
-bu yazıyı birileri okusun
-çok çirkin bi yazım var hep sınıftaki o çok güzel yazan kıza özenmişimdir.
-pil bitti iyi uykular

11 Kasım 2011 Cuma

Sinemada Ön Koltuğa Ayaklarını Uzatmak

İşte en bencil olduğum konulardan biri. Ayaklarımı ön koltuğa uzatmaya BA-YI-LI-YO-RUM!Ama arkamdaki benim koltuğuma ayaklarını uzatırsa KIYAMETİ KOPARIRIM!Buna bi çözüm buldum, hep en arka koltuktan bilet alıyorum böylece arkamda kimse olmuyor,önümdekiyle de sürekli münakaşa halindeyim.Buna da çözüm buldum,bilet alırken bilet satıcıya ''Lütfen önümde kafa olmasın , göremiyorum '' esprisini yapıyorum ve en arkadan ön koltuğu boş koltuk bulup rahat rahat ayaklarımı uzatıyorum.Sizden sonra ön koltuğunuza bilet alan olursa,şansınıza küsün efendim.
Bkz.Ben sinemada ayaklarımı uzatırken.
Bu arada vizyonda ilk günleri olan popüler filmlere giderseniz ayaklarınızı uzatamazsınız.Bekleyin bi filmin ilk bir buçuk haftası dolsun,herkes hevesini alsın da siz boş salonda seyredin.Tabi ayaklarınızı uzatmayı istiyorsanız :)))))

Sıcak Şarap Sevenler İçin...

Geçen gün erkek arkadaşımla Küçük Beyoğlu'nda sıcak şarap içtik,küçük beyaz porselen fincanlarda servis ediyorlar,çok sevimli.Hayatımda içtiğim en güzel sıcak şaraplardan biriydi.İçtiğinizde içinizi huzur kaplıyor.Birde üstünüzde el örgüsü hırka varsa tamamdır :) Herneyse...Eğer Küçük Beyoğlu'na yolunuz düşerse mutlaka içmenizi tavsiye ederim...



Küçük Beyoğlu adres:Taksim Emek Sineması'nın sokağından girip sokağın sonundan sola dönün.